Emre Türkmen

Anahtar Kelimeler: Tarama Sözlüğü, ekler, fiilden isim yapan ekler, “çokça yapan” ve “olan”, -AGAn~-AğAn eki, -GAn eki

Giriş

Türkçede yeni kelime ihtiyacının karşılanma yollarının başında, yapım ya da türetim eki adı verilen eklerin kullanılması gelmektedir. Yapım ekleri, isim ve fiil gövdelerine gelerek onlardan yeni kelimeler türeten eklerdir. Türkçe dil bilgisi çalışmalarında yapım ekleri bahsi, biçim bilgisi bölümlerinde ele alınmakta; isimden isim, isimden fiil, fiilden isim, fiilden fiil olmak üzere dört ana başlık altında incelenmektedir.

Literatürde eklerin kendi başlarına anlamları olmadığı ancak üzerine geldikleri kök ve gövdeleri işlev ve anlam bakımından değiştirebildikleri yolunda yaygın bir kanaat vardır. Nitekim bu çalışmada da -AGAn~-AğAn, -Gan gibi fiilden isim yapan eklerin “çokça yapan” ve “olan” manasındaki türetimlerine dikkat çekilmektedir.

Bu çalışmada veri toplamaya esas olan Tarama Sözlüğü, 1963-1972 yılları arasında altı cilt olarak yayımlanmış, altı cilt içinde 227 kitabın taranmasıyla 14.000 madde başı söz ile 60.000 tanığa yer verilmiştir. Çalışmanın amacı; Türkçedeki eklerin, üzerine geldikleri kelime kök veya gövdelerine ne tür anlamlar kazandırabildiğine dair bir örneklem ortaya koymaktır. Bu amaca yönelik, Sözlük’teki “çokça yapan” ve “olan” anlamındaki kelimelere odaklanılmıştır. İncelemeler neticesinde -AGAn~-AğAn ve -Gan (eseğen, uyugan) ekli örneklerin sıklıkla olmak üzere -AcAn, -Ak, -GIç/-GUç, -GIn/-Gun ve -sAk (bilecen, çiğnek, bilgiç, geçkin, yiğrensek) fiilden isim yapma eklerinin “çokça yapan” ve “çokça olan” anlamında kelimeler türettiği görülmüştür. Belirlenen ekler ve bu eklerin eklendikleri kök ve gövdelerden meydana gelen kelimeler ile ilgili olarak ortaya konan verilerin tarihsel söz varlığı çalışmalarına katkıda bulunacağı, beraberinde modern dünyanın gerektirdiği yeni kavramlara karşılık bulunmasında bu eklerden yararlanabileceği düşünülmektedir.

Çalışmada öncelikle Türkiye Türkçesi, Eski Türkçe, Eski Anadolu Türkçesi ve son olarak Çağdaş Türk lehçeleri gramerleri sıralamasıyla eklerle ilgili görüşlere değinilmiştir. Ek ve örneklerin gösteriminde kaynak olarak alınan çalışmalardaki transkripsiyon işaretlerine ve orijinal imlaya sadık kalınmıştır. Ardından taramalar neticesinde belirlenen kelimeler, “Tarama Sözlüğü’nde “çokça yapan” ve “olan” Kelimeler” başlığı altında verilmiştir. Kelimeler ile ilgili veriler tablolar ile gösterilmiş, yorumlanarak değerlendirilmiştir.

1. -AGAn~-AğAn, -GAn, -AcAn, -Ak, -GIç/-GUç, -GIn/-Gun ve -sAk Ekleri ile İlgili Görüşler

- AGAn~-AğAn

-AGAn eki, Türkçe dil bilgisi çalışmalarının biçim bilgisi bölümünde fiilden isim yapan ekler başlığı altında işlenmektedir.[1] Araştırmacıların, ekin işlekliği konusunda hemfikir olmadığı görülmektedir. HATİBOĞLU (1981: 23); kolaylık, alışkanlık, elverişlilik kavramları veren işlek bir ek olduğunu, eylemin kök ve gövdesine gelerek (artağan ‘çok artan, verimli, bereketli’ durağan ‘duran, yerli, sabit’, eveğen ‘acele eden, yürüyüşü hızlı olan; had, evecen, kaygan’ geçeğen ‘geçici, muvakkat’, geleğen ‘gelen, akan’, gideğen ‘giden, akan’, kanağan ‘kolaylıkla kandırılabilen, kanan’, kayağan ‘kaypak, üzerinde kolaylıkla kayılabilen, kaygan’ küseğen ‘çabuk küsen’, olağan ‘sık sık olan, çok görülen, olagelen’, pişeğen ‘kolay pişen, çabuk pişen’) genellikle sıfat yaptığını söyler. ERGİN’e (2009: 190-191) göre Türkçede eskiden beri görülen -AGAn eki, işlek değildir. İşlevce -ġan, gen, -ḳan, -ken’e benzer, bulunduğu kelimelerde (olağan, yatağan, vurağan, keseğen, gezeğen, çalağan ‘atmaca’) “aşırı ve devamlı yapan” ya da “olan”ı karşılar. BOZKURT (2009: 178) da ek için, “yaptığı işi sürekli yapan, onu alışkanlık biçimine getiren” anlamında kelimeler yaptığından söz eder. HENGİRMEN (2007: 303), -AGAn ekinin çok az kullanılan bir ek olduğunu, eylemden ad ve ad soylu sözcükler türettiğini ifade eder. BANGUOĞLU (2015: 229-230), ekin yapısından ve en eski örneğinden söz eder. Ona göre eski bir -gen sıfat-fiilinden erken dönemde ayrılan bu birleşik ekin muhtemel en eski örneği, Kapagan Kagan’ın adındadır.[2] Ek, yalnızca sıfat türündeki kelimelerle sınırlı kalmayıp yatagan, süregen gibi nesnelere de ad olabilmektedir. KORKMAZ (2009: 69-70) da bir birleşik ek olarak -AGAn ekinin daha çok tek heceli geçişsiz fiil köklerine geldiğini, eklendiği fiildeki “hareketi sürekli olarak yapan”ı, “çokça yapan”ı gösteren ve abartma görevinde sıfatlar türeten (artağan ‘bereketli, artırımlı’, durağan ‘sabit’, gezegen ‘çok gezen’, ivegen ‘aceleci’, içegen ‘içkici, sarhoş’, olağan ‘normal, hep olagelen’, süregen ‘müzmin, kronik’ vb.) işleyişte olduğunu belirtir. KARAAĞAÇ’a göre (2013: 288-289) eskiden beri kullanılan ve fazla işlek olmayan ek, eylemi “çok ve sürekli yapan” veya “olan”ı bildiren işleyiştedir. VAROL ve AKÇATAŞ (2021) da ekin işlek olmamakla birlikte eklendiği fiillerde anlam değişikliği yaptığını, fiilin ifade ettiği “işi çokça yapan, onu âdet hâline getirmiş olan” anlamında sıfatlar türettiğini ifade eder. Ekin tarihî seyrine bakıldığında, Eski Türkçede devamlılık ifadesi veren ve nadir kullanılan birleşik bir ek olduğu bilgisi verilmektedir (Eraslan, 2012: 104). Eski Anadolu Türkçesi dönemi gramelerinde de -AGAn ekinin seyrek kullanıldığından, eklendiği kök ya da gövdelerden sıfat ve isim türettiğinden söz edilmektedir (Gülsevin, 2011: 134; Gülsevin ve Boz, 2019: 106). Ekler başlığını taşıyan Tarama Sözlüğü’nün VII. cildinde “-ağan, (-eğen)” eki için bir eylemi “çokça yapan” anlamında sıfat türettiği açıklaması yapılır (Tarama Sözlüğü [TS], 2009: 17). Çağdaş Türk lehçeleri kapsamındaki gramerlerde de -AGAn eki ile ilgili bahisler yer almaktadır. Oğuz grubu lehçelerinden Azerbaycan Türkçesinde (ġaçağan ‘çok süratli, hızlı koşan’, insandan ürken’ (at), ġapağan ‘ısıran, dişleyen’ (it), küsäyän ‘çok küsen’ (uşaġ), yatağan ‘yatmayı çok seven, çok uyuyan’) işlek olmadığı, bir şeyi fazla yapmayı ve bazen de abartmayı gösterdiği ifade edilir (Kartallıoğlu ve Yıldırım, 2007: 187). Türkmen Türkçesinde de (yatagan ‘çok yatan, uykucu’, gezegen ‘çok gezen, gezici’) ekin, süreklilik ifadesi taşıyan isimler yaptığından söz edilir (Doğan, 2010: 568). Öte yandan Karluk grubu lehçelerinden Özbek Türkçesinde; -aġån formu ile ekin (bilaġån ‘çok bilen, tecrübeli’, tepaġån (at) ‘tepici, tepen’, yåtaġån (eşäk) ‘hemen yatıveren, yatıcı’) işlek olmadığından, eklendiği köklerden aşırılık bildiren sıfatlar türettiğinden bahsedilir (Öztürk, 2007: 302; Yıldırım, 2012: 50). Kıpçak grubu lehçelerinden Kazak Türkçesinde -ağan, -egen formu ile ekin (köregen ‘gözü açık’, tebegen ‘devamlı çifte atan (at)’, bezegen ‘yerinde duramayan’, beregen ‘eli açık, cömert’) fiilin hareketini devamlı olarak yapan nesneleri karşıladığına değinilir (Doğan ve Koç, 2013: 198). Karakalpak Türkçesinde de -ağan, -egen formları ile ekin (alağan ‘sık sık alan, aç gözlü’, beregen ‘veren’, qabağan ‘saldırgan köpek’, qaşağan ‘çok kaçan hayvan’, köregen ‘gözü keskin, basiretli’, külegen ‘gülmeyi çok seven’, süzegen ‘süsen, süsmeyi çok seven hayvan’, tabağan ‘hazırcevap, zihni çevik’) işlek olmadığından özellikle hayvanların belirgin bir vasfını ifade eden mübalağa isimleri yaptığından bahsedilir (Uygur, 2010: 91). Kırgız Türkçesinde ise -AAgAn, -OogOn formları ile ekin (kaçaagan ‘kaçmaya çalışan’, alaagan ‘sık sık alan, çok alan, aç gözlü’, kabaagan ‘saldırgan (köpek)’, calaagan ‘yalamayı seven, âdet edinen’, tepeegen ‘tepmeye çalışan’, köröögön ‘iyi gören, uyanık’, süzöögön ‘tos vurmayı seven’) bir işi, hareketi sürekli ve sıklıkla yapan faili ifade ettiği belirtilir (Kasapoğlu Çengel, 2007: 502-503). Son olarak -ıgan/ -igen, -ugan/-ügen formları ile ekin Saha Türkçesinde (etigen ‘geveze, sesli’, buluğan ‘bulmakta yetenekli’, körügen ‘keskin gözlü’) çokluk ve fazlalık bildirdiği ve işlek olmayan ekin yetenek bildiren sıfatlar da yaptığı kaydedilir (Kirişçioğlu, 2007: 1246).

-GAn

-GAn eki, Türkçe dil bilgisi çalışmalarında fiilden isim yapan ekler başlığı altında işlenir. Ek, kimi dilcilerce -An sıfat-fiil eki ile karşılaştırılarak ele alınmaktadır. EMRE’nin (1945: 182) ifade ettiğine göre “-gen yapılı sıfatlar”ın etken anlamlı olması ve eklendiği kelimeye aşırılık anlamı katması bakımından -en yapılı sıfat-fiillerden ayrılmaktadır. GENCAN (1979: 223-224) da -GAn ekinin işlek bir ek olduğunu; çalışkan, bağırgan, döğüşken, övüngen gibi örneklerinin hem süre hem abartı bakımından -An sıfat-fiil ekinden ayrıldığını vurgular. Kimi araştırmacılar ise eki alışkanlık ve aşırılık vurguları ile açıklamaktadır (Hatiboğlu, 1981: 64-65; Ergin, 2009: 190). BANGUOĞLU (2015: 240); daha çok çift heceli tabanlara gelen ekin fiilden pekiştirme ve alışkanlık sıfatları (çalışkan, unutkan, alıngan, girişken, kaygan, ivgen vb.) yaptığından söz eder. KORKMAZ (2009: 80) da -GAn ekinin fiil kök ve gövdelerinden alışkanlık sıfatları türeten işlek bir ek olduğunu, tek heceli köklerde seyrek olmak üzere daha çok birden fazla heceli fiil köklerine ve -l-, -n-, -r-, -ş- ekleriyle kurulmuş fiil çatılarına (alıngan, atılgan, çalışkan, çekingen, değişken, doğurgan, dövüşken, kapılgan, konuşkan, övüngen, saldırgan, sırıtkan, sokulgan, somurtkan, unutkan, yapışkan vb.) gelerek alışkanlık ve huy gösteren abartmalı sıfatlar türettiğini söyler. Ayrıca ekin ısırgan, ilişken, sergen, sütleğen, sürüngen gibi kimi örneklerinde sıfatlık özelliğini yitirerek ada dönüşebileceğini de ekler. Ekin işlevce alışkanlık, çok yapanı veya olanı bildirmesi başka birçok çalışmada değinilen özelliğidir (Bozkurt, 2009: 180; Hengirmen, 2007: 305; Karaağaç, 2013: 286). Orhun Türkçesi gramerinde TEKİN (2003: 90), eki eylemden ad türeten ekler bahsinde ele alır, iki örnekle kapgan (Bögü kağanın unvanı) “kapan, yakalayan” (T 51, vb.); kor(ı)gan “kale, müstahkem mevki, sığınak” (BK D 31, KT K8) açıklar. Eski Anadolu Türkçesi döneminde -GAn ekinin abartmalı sıfatlar (dalaşgan, irişgen, söylegen) ile isimler (gömülgen, yaratgan) türettiğinden söz edilmektedir (Gülsevin, 2011: 134; Gülsevin ve Boz, 2019: 106-107). Bunun yanında -GAn eki için Tarama Sözlüğü’nün VII. cildinde de “bir eylemi çokça yapan” anlamında sıfat ve ad türettiği bilgisine yer verilir (TS, 2009: 91). Çağdaş Türk lehçeleri çalışmalarında ek ile ilgili değerlendirme, Oğuz grubu Türk lehçelerinden Azerbaycan Türkçesindedir. Burada -Ġan formu ile (dalaşgan ‘kavgacı, saldırgan’, alışġan ‘çabuk yanan alevlenen; kibrit’, danışġan ‘konuşmayı seven; hoşsohbet’, döyüşkän ‘dövüşken’ vb.) ekin fiillerden alışkanlık ifade eden isim veya sıfatlar türettiği söylenir (Kartallıoğlu ve Yıldırım, 2007: 188).

-AcAn

-AcAn eki de, üzerine sınırlı sayıda değerlendirme yapılan eklerdendir. “-gen Yapılı Sıfatlar” bahsinde bazı bölgelerde “-egen yerine -ecen” morfeminin kullanıldığından söz eden EMRE (1945: 183), -AcAn ekli örneklere (evecen ‘çok aceleci’, sezecen ‘çok sezen’, bilecen, dalacan, sinecen ‘çok sinsi’) yer verir. HATİBOĞLU (1981: 63), -e ve -cen eklerinden meydana gelen birleşik ekin, isim (babacan[3] ‘baba gibi yakınlık gösteren’, direcen ‘duvarlar yıkılmaması için direk, destek’, evecen ‘ivecen, aceleci’, sevecen ‘acıyarak ya da koruyarak seven’, sinecen ‘sinen, ürken, sinsi, insandan kaçan’) yaptığını söyler. Eski Türkçe, Eski Anadolu Türkçesi ve çağdaş Türk lehçeleri kapsamındaki çalışmalarda ek ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.

-Ak

“Çokça yapan”ın ya da “olan”ın işaretlendiği eklerden biri de -Ak fiilden isim yapma ekidir. EMRE’nin (1945: 169) belirttiğine göre; fiilden “-ek yapılı sıfatlar”ın anlamında, bütün sıfatlara özel olan sabitlikten başka, fazlalık da görülebilmektedir: korkak “en küçük tehlikeden bile çok korkan”, dönek “her zaman veya çok defa sözünden dönen”. DENY (2012: 493), ekin sınırlı sayıda olmak üzere birbirine uymayan birtakım türemişler meydana getirdiği kanaatindedir. KARAAĞAÇ (2013: 284), ekin eylem adı yapan eklerden olduğunu, eskiden beri kullanılmakla birlikte eylemin gösterdiği hareketi çokça yapanı, olanı veya yapılanı bildirdiğini söyler. Bu değerlendirmelerin yanı sıra bazı çalışmalarda -Ak eki ile ilgili öne sürülen dört işlev dikkati çeker. ERGİN’e (2009: 188) göre eskiden beri işlek olan ve birçok örneği (dönek, ürkek, korkak, kaçak, atak vb.) bulunan ek, fiilin gösterdiği hareketi çokça yapanı, olanı, yapılanı; o hareketin yapıldığı yeri, aleti; o hareketle yapılan şeyi; fiilin etkisinde kalan çeşitli nesneleri karşılamaktadır. BANGUOĞLU’na göre (2015: 230-231) -Ak eki, eklendiği fiillerden daha çok aşağılayıcı pekiştirme sıfatları (atak, dönek, kaçak, sezek vb.), mekân adları (durak, yatak, batak, çekek vb.), araç ile organ adları (bıçak, saçak, ölçek, savak), son olarak yalın ve çeşitli yoğun adlar (sürek, sorak, kesek, tutak vb.) yapmaktadır. Benzer şekilde KORKMAZ (2009: 70) da ekin, fiilin bildirdiği işi çokça yapanı gösteren sıfatlar, bir işin yapıldığı yeri gösteren adlar, araç-gereç adları, somut ve soyut adlar türettiğinden bahseder. Eski Anadolu Türkçesi gramerlerinde ise ekin Eski Türkçedeki -Gak ekinin Eski Anadolu Türkçesindeki şekilleriyle (dilek, dudak, döşek, sancak vb.) karıştığı ifade edilir (Gülsevin, 2011: 135; Gülsevin ve Boz, 2019: 107)[4] . Bunun yanında -Ak eki için Tarama Sözlüğü’nün VII. cildinde, -ıcı eki anlamıyla sıfat türettiği bilgisine yer verilir (TS, 2009: 18). Çağdaş Türk lehçelerinden Azerbaycan Türkçesinde (daraġ ‘tarak’, yataġ ‘yatak’, sınaġ ‘sınak, deneme’, yamaġ ‘yama’, ġaçaġ ‘kaçak’, istǝk ‘istek’, bǝzǝk ‘süs’, döşǝk ‘döşek’); fiilin belirttiği harekete uygun özellikleri taşıyan nesne isimleri ile alet ve yer isimleri, aynı zamanda sıfat durumunda isimler de türettiği ifade edilir (Doğan, Efendiyev ve Durmuş, 2010: 13). Türkmen Türkçesinde (gapak ‘çatı, kapak’, darak ‘tarak’, yatak ‘ağıl; uykucu, çok uyuyan, yıgnak ‘toplama, koleksiyon, toplantı’), eylemin yerini gösteren adlar ya da araç adları yaptığından söz edilir (Clark, 2010: 524; Hanser, 2003: 154-155). Bununla birlikte gaç-gak “kaçak” örneğinde olmak üzere -gak formu da Türkmen Türkçesinde görülmektedir (Hanser, 2003: 156). Özbek Türkçesinde de yer adları, bazı araç gereç adları, fiilin ifade ettiği mananın neticesini gösteren, duygu ya da alışkanlığı anlatan (kesäk ‘kesek’, böläk ‘bölüm’, qoşåq ‘çift, hayat arkadaşı’, quçåq ‘kucak’, piçåq ‘bıçak’, yåtåq ‘yurt, yatakhane’, qåçåq ‘kaçak’, qorqåq ‘korkak’, qonåq ‘konak’) sıfatlar türettiğinden bahsedilir (Coşkun, 2014: 67; Yıldırım, 2012: 51). Ayrıca -gåq, -qåq, -käk, -gäk (båtqåq ‘bataklık’, tirişqåq ‘çalışkan’, urişqåq ‘savaşçı’, uyuşqåq ‘uyumlu’) eklerinin de Özbek Türkçesinde aşırılık ifade eden sıfatlar ile alet ve yer isimleri türetmesi söz konusudur (Coşkun, 2014: 69; Yıldırım, 2012: 51). Kazak Türkçesinde -aq, -ek formu ile ekin (qorqaq ‘korkak’, kesek ‘tuğla, kerpiç’, jaraq ‘silah’) fiille ilgili nesneleri karşıladığına değinilir (Doğan ve Koç, 2013: 195). Karakalpak Türkçesinde -aq, -ek formları ile ekin beş farklı işlevinden bahsedilir. Buna göre ek; vasıf adları (qaşaq ‘kaçak’, qorqaq, ürkek), alet ve nesne adları ile somut adlar (pışaq ‘bıçak’, japıraq ‘yaprak’, kesek ‘parça, lokma’, şaşaq ‘saçak’), fiilin gerçekleştiği yeri gösteren adlar (jataq ‘yatak’, qısnaq ‘boğaz, dağ boğazı’), fiilin sonucunda ortaya çıkan adlar (ösek ‘dedikodu’), insan ve hayvan organlarının adları (buğaq ‘kursak, sakak’) türetmektedir (Uygur, 2010: 88). Kırgız Türkçesinde ise -Ak, -Ok formları ile ekin (catak ‘yatak’, bıçak, kekirtek ‘nefes borusu’, konok ‘konuk’) yer, nesne ve organ adları yaptığı belirtilir (Doğan ve Hünerli, 2010: 292; Kasapoğlu Çengel, 2007: 503). Son olarak -ax/-ex, -ıax/-iex, -x formları ile ekin Saha Türkçesinde (bıhax ‘bıçak, ustura’, bügüyex ‘kambur, eğri, bükülmüş’ vb.) fiile bağlı olarak alet adları ve sıfatlar yaptığı kaydedilir (Kirişçioğlu, 2007: 1245).

-GIç/-Guç

-Giç eki, gramerlerde eskiden beri takip edilebilen ancak işlek olmayan eklerden kabul edilmektedir. ERGİN (2009: 190), Türkçede eskiden beri görülse de işlek olmayan ekin yapan, olan veya yapılan nesneleri karşılayan isimler yaptığını (dalgıç, başlangıç, bilgiç, süzgüç) ve bir büyültme anlamı taşıdığını belirtir. KARAAĞAÇ (2013: 289-290) da ekin; eylemlerden isim ve sıfatlar yaptığını, eskiden beri görülmesine karşın işlek olmadığını, -gaç eki ile biçim ve işlev benzerliği taşıdığını ve büyütme bildirdiğini belirtir. KORKMAZ (2009: 80); ekle ilgili olarak, işlevce fiilin gösterdiği işi yapanı veya yapılan işten etkileni gösteren isimler (atlangıç ‘dere ortasına konan atlama taşı’, başlangıç, bilgiç, dalgıç vb.) türetir, der. BANGUOĞLU (2015: 242), ekin aygıt isimleri (süzgüç, tepkiç, çalgıç, oturguç, baskıç vb.) ile fiilden pekiştirme sıfatları (bilgiç, dalgıç, yüzgüç, sorguç vb.) yaptığını kaydeder. ERDAL (1991: 358), ekin osguç ve kögüç kelimeleri dışında Eski Türkçede görülmediğini belirtir. Diğer gramerlerde ise ekin geniş ünlülü biçimlerine yer verilmekte, -ġaç, -gäç; -ḳaç, -käç formları ile alet isimleri (açkaç ‘anahtar’, kıskaç ‘kıskaç, kerpeten, küçük boyunduruk’) yaptığından söz edilmektedir (Eraslan, 2012: 105; Gabain, 1988: 52). Eski Anadolu Türkçesi gramerlerinde işlek olmayan eklerden kabul edilmektedir (Yelten, 2019: 110). Ekin alet ismi (çatlaguç) ve sıfat yaptığı (aldaguç, dalguç) söylenir (Gülsevin, 2011: 134; Gülsevin ve Boz, 2019: 107). Çağdaş Türk lehçeleri kapsamında -GIç/-Guç eki ile ilgili bahislere bakıldığında Azerbaycan Türkçesinde (başlanġıc ‘başlangıç, ilk’, dalġıc ‘dalgıç’) örneğinin az görüldüğü ve içinde bulunan durumun ifadesini taşıyan isimler türettiği ifade edilir (Doğan vd., 2010: 15; Kartallıoğlu ve Yıldırım, 2007: 188). Türkmen Türkçesinde (oturguç ‘sandalye, iskemle’, süzgüç ‘süzgeç’ vb.) soyut adlar ya da araç adları yaptığından söz edilir (Clark, 2010: 525; Hanser, 2003: 153). Özbek Türkçesinde de alet isimleri (çizğıç ‘cetvel’, körsätkiç ‘işaret’, öçirgiç ‘silgi’ vb.) türettiğinden bahsedilir (Coşkun, 2014: 69; Yıldırım, 2012: 52). Kazak Türkçesinde -ğış, -giş, qış, -kiş formları ile ekin (bilgiş ‘bilgiç’, sezgiş ‘sezgileri kuvvetli’, sıpırğış ‘süpürge’) fiilin gösterdiği işi yapanı veya yapılan işten etkileneni ve çeşitli alet isimleri ile somut isimler türettiğine değinilir (Doğan ve Koç, 2013: 196). Karakalpak Türkçesinde de -ğış, -giş, qış, -kiş; -wış, -wiş formlarındaki ekin; nesne ile alet isimleri (aşıtqış ‘maya’, aşqış ‘anahtar’), vasıf veya o vasfı kendisinde toplayan fail isimleri (aldağış ‘aldatıcı, yalancı’, atqış ‘atıcı, okçu’, bilgiş ‘bilgin’) ve son olarak gramer terimleri (anıqlawış ‘belirten’, atawış ‘isim’) türettiğinden söz edilmektedir (Uygur, 2010: 90). Kırgız Türkçesinde ekin vasıf isimleri (bilgiç), alet isimleri (olturguç ‘sandalye’) ve meslek isimleri (cazgıç ‘yazıcı, çok yazan’) yaptığı belirtilir (Kasapoğlu Çengel, 2007: 503).

-GIn/-Gun

-Gin eki ile ilgili olarak EMRE (1945: 184); tek heceli fiil köklerinden türediğini, bu kelimelerin (olgun, düşkün, küskün vb.) anlamında artıklık bulunduğunu söyler. ERGİN (2009: 189), -ġın, -gin, -ġun, -gün, -ḳın, -kin, -ḳun, -kün formlarında olmak üzere eskiden beri kullanılan ve esas itibarıyla tek heceli fiil köklerine nadiren de çok heceli fiil kök ve gövdelerine getirilen, büyültme ve aşırılık anlamlarında kullanılan işlek bir ek olduğundan söz eder. Türettiği isimlerin (dalġın, bilgin, durġun, üzgün, basḳın, yetişkin, tutḳun, küskün vb.) çok yapan, olan veya yapılan nesneleri veya yapılan işi karşıladığını ekler. KORKMAZ (2009: 81); fiilden ad türeten, geçişli ve geçişsiz tek heceli fiil kökleri ve nadiren de çok heceli fiil gövdelerinde görülebilen -GIn/-Gun ekinin anlamı pekiştirilmiş sıfat türeten (aşkın, azgın, baygın vb.) çok işlek bir ek olduğunu belirtir. Eski Türkçe kapsamındaki çalışmalarda täzkin “mülteci”, tirgin “kalabalık, dernek” örnekleri ile seyrek görülen fiilden isim yapma eki olduğu söylenir (Gabain, 1988: 52). Bu dönemde, ekin geçişli fiillerden fail ismi yapan türevlerinin görülmediği belirtilmektedir (Erdal, 1991: kapsamındaki gramerlerde ise ekin işlek olduğundan sıfat ve isim türettiğinden bahsedilir. TİMURTAŞ (2012: 79-80), ekin genellikle tek heceli fiil tabanlarına geldiğini ve onlardan edilgen geçmiş zaman sıfat-fiiline yakın anlamda sıfat türettiğini bazen de isimler türettiğini belirtir. GÜLSEVİN (2011: 134-135) ise geçişsiz (azġun, çapkun) ve geçişli (arġun, basġun) 328). Eski Anadolu Türkçesi fiillere gelerek isim ve sıfat türeten işlek bir ek olduğunu söyler. Çağdaş Türk lehçelerinden Azerbaycan Türkçesinde ekin çoklukla tek heceli fiil köklerine gelerek onlardan anlamı pekiştirilmiş sıfatlar (ġaçġın ‘kaçkın, kaçak’, basġın ‘baskın’, keskin ‘keskin’) türettiğinden söz edilmektedir (Doğan vd., 2010: 14; Kartallıoğlu ve Yıldırım, 2007: 188). Türkmen Türkçesinde eylemin sonucunu ifade eden isimler (yangın ‘yangın’, çapgın ‘yağmacılık, çapulculuk’, sürgün, ‘sürgün’) yaptığından söz edilir (Clark, 2010: 524; Hanser, 2003: 153). Özbek Türkçesinde ekin tek heceli fiil köklerine getirildiğinden aşırılık anlamı taşıdığından (båskın ‘baskın’, keskin ‘keskin’, quvğın ‘takip’, sürgün ‘sürgün’) bahsedilir (Coşkun, 2014: 69; Yıldırım, 2012: 52). Kazak Türkçesinde de ekin aşırılık anlamı taşıdığı, teşkil ettiği isimlerin çok yapan, olan veya yapılan nesneleri ya da yapılan işi (basqın ‘baskın’, qırğın ‘kıyım, katliam’, uşqın ‘kıvılcım’) karşıladığı belirtilmektedir (Doğan ve Koç, 2013: 196). Kırgız Türkçesinde de benzer şekilde ekin isim ya da vasıf isimleri (kırgın ‘kırgın’, kelgin ‘kelgin’, kezgin ‘seyahat’) yaptığından, anlamında abartma ve aşırılık bulunduğundan söz edilmektedir (Kasapoğlu Çengel, 2007: 503). Karakalpak Türkçesinde ise ekin genellikle tek heceli kelimelere gelerek vasıf isimleri (qaşqın ‘kaçak, firarî; göçmen’), iş-hareketin sonucu ortaya çıkan isimleri (qırğın ‘katliam’) ve son olarak nadiren somut isimleri (uşqın ‘kıvılcım’) karşıladığından söz edilmektedir (Uygur, 2010: 89).

-sAk

Gramerlerde -sAk ekinin işlek olmadığı ve örneklerinin (tutsak, savsak) nadiren görüldüğü belirtilmektedir (Ergin, 2009: 197; Hengirmen, 2007: 311; Karaağaç, 2013: 296). Eski Türkçenin dil bilgisel çalışmalarında ek ile ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Eski Anadolu Türkçesi kapsamındaki çalışmalarda -saḫ, -saḳ, -sek fomlarıyla (dutsaġ) ekin işlek olmadığından söz edilir (Yelten, 2019: 112). KORKMAZ’a (2009: 105) göre -sAk eki fiilden tek tük ad ve sıfat türetmiş (tutsak ‘esir’, uysak ‘bön, aptal’) ölü bir birleşik ek görünümündedir. Çağdaş Türk lehçelerinden Kazak ve Karakalpak Türkçesinde -şaq, -şek formlarında olmak üzere biri işi çok yapan, o şeyi alışkanlık hâline getiren anlamında kelimeler (jaltanşaq ‘korkak’, erinşek ‘erinçek, tembel’) türettiği belirtilmektedir (Doğan ve Koç, 2013: 197-198; Uygur, 2010: 93).

Eklerle ilgili değerlendirmelere bakıldığında -AGAn~-AğAn ekinin müstakilen ele alınma ve işleklik vurgusu bakımından farklılık gösterdiği, işlevlerinin ise benzer şekilde açıklandığı görülmektedir. Buna göre EMRE (1945), TİMURTAŞ (2012) eki incelemeye tabi tutmamış, DENY (2012) ve GENCAN (1979) ise eki dolaylı olarak açıklamıştır. Öte yandan HENGİRMEN (2007), ERGİN (2009), KARAAAĞAÇ (2013), GÜLSEVİN (2011), GÜLSEVİN ve BOZ (2019), VAROL ve AKÇATAŞ (2021) gibi çalışmalardan ayrı olarak HATİBOĞLU (1981); ekin işlek olduğundan söz etmiştir. Ekin tarihsel seyrine bakıldığında Eski Türkçede devamlılık ifadesi veren ve nadir kullanılan, Eski Anadolu Türkçesi döneminde de seyrek kullanılan ve eklendiği kök ya da gövdelerden sıfat ve isim türeten kelimeleri karşıladığı görülmektedir. Ayrıca çağdaş Türk lehçelerinden Oğuz, Kıpçak ve Karluk grubu lehçeleri ile Saha Türkçesinde takip edilebilir olan ek; abartma, süreklilik, aşırılık, çokluk kavramları ile ilişkili kelimeleri karşılamaktadır.

-GAn ekinin işleklik ve işlevindeki aşırılığın, alışkanlığın, çokça yapanın ya da olanın vurgulanması Türkçe dil bilgisi çalışmalarında hemen hemen ortaktır. Bunun yanında ek, aşırılık bakımından -An sıfat-fiilinden ayrılmaktadır. Eski Türkçe çalışmalarında kapgan ve kor(ı)gan örnekleri ile devamlılık ifadesi veren ve nadir kullanılan birleşik bir ek olduğu, çağdaş Türk lehçeleri gramerlerinde ise -AGAn ekine nispetle dar kapsamlı olmakla birlikte alışkanlık belirten isim ve sıfatları karşıladığı görülmektedir.

-GIn/-Gun eki de tek heceli fiil köklerinde çoklukla olmak üzere büyültme ve aşırılık anlamlarında kelimeler yapan işlek eklerdendir. Eski Türkçe kapsamındaki çalışmalarda seyrek görülen fiilden isim yapım eki olmasına karşın Eski Anadolu Türkçesi kapsamında işlek olduğundan söz edilmektedir. Oğuz, Kıpçak ve Karluk grubu lehçeleri gramerlerinde de Türkiye Türkçesi gramerleri ile benzer şekilde ele alınan ekin tek heceli fiil köklerine gelmesi, aşırılık ve abartma kavramları taşıyan kelimeleri karşılaması söz konusudur.

Son olarak gerek Eski Anadolu Türkçesi gerekse Türkiye Türkçesi gramerlerinde -sAk eki, nadir görülen işlek olmayan eklerden kabul edilmektedir. Kıpçak grubu lehçelerde biri işi çok yapan, o şeyi alışkanlık hâline getiren isimler için kullanıldığı ifade edilmektedir.

Burada belirtilmelidir ki bütün bu değerlendirmeler, gerek Türkiye Türkçesi ağızları gerekse çağdaş Türk lehçelerinin ağızları esasındaki çalışmalar dışında ölçünlü dili esas alan dil bilgisi çalışmalarına dayanmaktadır.

2. Tarama Sözlüğü’nde “Çokça Yapan” ya da “Olan” Kelimeler

Literatürde Tarama Sözlüğü’ndeki eklerin değerlendirildiği çalışmalar da söz konusudur. İlki Tarama Sözlüğü’nde Yapım Ekleri ve Fiilimsiler (A – D) adlı tez çalışmasıdır. Burada ERGENE (2018: 97-99), sözlüğün ilk iki cildi ile sınırlı olmak üzere -AGAn ekli on beş (15) kelimeyi (ağaç delegen (ağaç delen), akağan, añrağan, bakağan, bilegen, bişeğen, biteğen, çökeğen, dal yatağan, değegen, depegen, dönegen, dutağan, (tutağan), duyağan, düşeğen) -GAn ekli yirmi bir (21) kelimeyi (acığan, ağlağan, ağnağan, aldağan, añırgan, añlağan, arağan, bezeğen, bılaşkan, çabalağan, çağlağan, dalaşgan (talaşgan), dayangan (tayangan), derlegen, dileğen, dilleğen, ditregen (titregen), ditsingen (titsingen), burulgan (burlağan), diğren, bıcılgan (bıçılgan)) fiilden isim yapım ekleri başlığı altında derleyip incelemiştir. Diğeri ise Tarama Sözlüğü ve Türkçe Sözlük’e Göre Anlam Değişmeleri adlı çalışmadır. ÖZAVŞAR (2013: 165, 422) -AGAn ve -GAn ekli gezeğen ve soluğan olmak üzere iki kelimeye yer verir. Bunlardan gezeğen kelimesinin Türkçe Sözlük’e göre anlam daralması gösteren kelime olduğunu, soluğan kelimesinin ise Türkçe Sözlük’e göre anlam genişlemesi gösteren kelime olduğunu kaydeder.

Tarama Sözlüğü’nün altı cildinin (A-Z) de tarandığı bu çalışmada birinci ciltte yedi (7), ikinci ciltte sekiz (8), üçüncü ciltte on (10), dördüncü ciltte yedi (7), beşinci ciltte sekiz (8) ve son olarak altıncı ciltte dokuz (9) olmak üzere toplam kırk dokuz (49) -AGAn ekli madde başı belirlenmiştir. Kırk dokuz kelimeden kırk altısı (46) farklı fiil kökünden türemiştir. Bunların kırkı tek heceli, altısı ise birden çok heceli fiil köklerinden meydana gelmiştir (bk. Tablo: 1).


Bununla birlikte -AGAn~-AğAn eki ile işlevce benzer kelimeler yapan -GAn ekinin türevleri birinci ciltte on bir (11), ikinci ciltte dokuz (9), üçüncü ciltte dokuz (9), dördüncü ciltte yedi (7), beşinci ciltte on dört (14) ve son olarak altıncı ciltte on beş (15) olmak üzere toplam altmış beş (65) madde başı olarak belirlenmiştir. Altmış beş kelime, elli dokuz (59) farklı fiil kökünden türemiştir. Bunların biri tek heceli, geri kalan elli sekizi ise birden çok heceli fiil köklerinden oluşmaktadır (bk. Tablo: 2).



Tarama Sözlüğü’nde -AcAn, -Ak, ve -sAk fiilden isim yapma eklerinden türeyen kelimelerden birer örnek, -GIn/-Gun ve -GIç/-Guç fiilden isim yapma eklerinden türeyen kelimelerden ikişer örnek belirlenmiştir. Dolayısıyla bu eklerden türemiş kelimeler, -AGAn ve -GAn eklerine nispetle az sayıdadır.

Son olarak taramalar neticesinde tespit edilen ağaç delegen, (ağaç delen) “Ağaç kakan denilen kuş” (TS: 27), keseğen “Fare” (TS: 2443), ötleğen, (ötlüğen) “Bokluca bülbül de denen çok öter ve sığırcığa benzer bir kuş” (TS: 3133), yülüğen “Ustura” (TS: 4761) gibi kelimeler sıfatlık özelliğini yitirerek ada dönüşmüş kelimelerdir. Bu kapsama şu kelimeler de eklenebilir: balık sütleğeni “Sarı sütleğen denilen bitki” (TS: 391), ırlağan “Hanende, şarkı okuyan” (TS: 1965), köyeğen “Eşek sineği, büvelek, eğrice” (TS: 2707), şırlağan “Haşhaş yağı, susam yağı” (TS: 3665).

2.1. -AGAn~-AğAn Ekli Türevler

Birinci Cilt (A-B)

1) ağaç delegen, (ağaç delen): Ağaçkakan denilen kuş. (TS: 27)

2) akağan: Çok akan. (TS: 67)

3) añrağan: (Aslan, kaplan gibi hayvanlar hakkında) Haykıran, kükreyen. (TS: 166)

4) bakağan: Bakıcı. (TS: 382)

5) bilegen: İyi bilen. (TS: 553)

6) bişeğen: Çabuk pişen. (TS: 611)

7) biteğen: İyi yetişen, çok biten. (TS: 614)

İkinci Cilt (C-D)

1) çökeğen: Çok çöken, her vakit çöken. (TS: 944)

2) dal yatağan: Dal kılıç, yatağanı çekmiş hâlde. (TS: 983)

3) değegen: Değen, çok değen, dokunan. (TS: 1035)

4) depegen: Tekmeleyen, çok tekme atan. (TS: 1087)

5) dönegen: Çok dönen. (TS: 1239)

6) dutağan, (tutağan): İyice, sıkıca tutan, çok tutan. (TS: 1276)

7) duyağan: Çok duyan. (TS: 1297)

8) düşeğen: Çok düşen. (TS: 1344)

Üçüncü Cilt (E-İ)

1) edeğen, (ideğen): Edici, eden, çok eden. (TS: 1384)

2) emeğen: İyi emen, çok emen. (TS: 1461)

3) eseğen: Çok esen. (TS: 1529)

4) geçeğen: 1. Daha çok geçen. 2. Revaçta, sürümlü. (TS:1615)

5) gezeğen: Daima gezen. (TS: 1689)

6) gidegen: Durmadan giden, çabuk yürüyen. (TS: 1697)

7) gireğen: Çok giren. (TS: 1704)

8) göreğen (I), (göriğen): Çok, iyi gören. (TS: 1773)

9) güleğen: Daima gülen, çok gülen. (TS: 1854)

10) ivegen: Aceleci, acul. (TS: 2132)

Dördüncü Cilt (K-N)

1) kaçağan: 1.Firari, kaçkın. 2. Kaçınan, uzaklaşmak isteyen. (TS: 2149)

2) kalağan: Çok kalan. (TS: 2179)

3) kayağan: Yumuşak taş. (TS: 2367)

4) keseğen: Fare. (TS: 2443)

5) keseğenlik: Keskinlik. (TS: 2444)

6) kurlağan, (kurluğan, kurluğaz, kurlağun, kulgan): Etyaran, dolama. (TS: 2737)

7) kusağan: Çok kusan. (TS: 2750)

Beşinci Cilt (O-T)

1) oñağan: Onan, salah peyda eden. (TS: 2983)

2) öteğen: Çok öten, çok ses çıkaran. (TS: 3131)

3) oturağan: Çok oturan. (TS: 3031)

4) salağan: Saldırgan, mütecaviz. (TS: 3263)

5) sorağan: Çok soran. (TS: 3512)

6) söyleyeğen: Çok söyleyen. (TS: 3541)

7) süseğen, (süsgen, sürseğen, süsek): Süsen, buynuzlayan, boynuzla vuran, tos vuran. (TS: 3636)

8) tartağan, (dardağan): Darmadağın, perişan. (TS: 3763)

Altıncı Cilt (U-Z)

1) üşeğen: Çok üşen, şiddetle üşen. (TS: 4110)

2) yağağan: Çok yağıcı. (TS: 4192)

3) yakağan: Çok yakan, pek yakan. (TS: 4215)

4) yaldırağan: Çok parlayan, dırahşan olan, iltima eden. (TS: 4234)

5) yeleğen, (yileğen): Çok yelen, hızlı koşan, süratle giden. (TS: 4492)

6) yeleğence: Gezip tozan, bir yerde durmayan. (TS: 4493)

7) yıldırağan: Ziyade parlayan, çok parlak. (TS: 4575)

8) yiyeğen: Çok yiyen, obur. (TS: 4616)

9) yiyeğenlik: Oburluk, pisboğazlık. (TS: 4617)

2.2. -GAn Ekli Türevler

Birinci Cilt (A-B)

1) acığan: Çok acıyan. (TS: 3)

2) acıtgan, (acıtkan): Çok acıtan, çok ızdırap veren. (TS: 7)

3) ağlağan: Çok ağlayan, sık sık ağlayan. (TS: 47)

4) ağnağan: Çok yuvarlanan. (TS: 53)

5) aldağan: Çok aldatan. (TS: 92)

6) aldangan: Çabuk aldanan, daima aldanan. (TS: 97)

7) añlağan: Anlayışlı, zeki. (TS: 161)

8) arağan: Çok arayıcı. (TS: 183)

9) bezeğen: Çok süsleyen. (TS: 529)

10) bılaşkan: Sıvışkan, çok bulaşan. (TS: 538)

11) burulgan, (burlağan): Su çevrintisi, girdap. (TS: 714)

İkinci Cilt (C-D)

1) çabalağan: Çabalayan, çok hareketli. (TS: 781)

2) çağırgan: Çok bağıran. (TS: 788)

3) çağlağan: Çağlayarak akan su. (TS: 790)

4) dalaşgan, (talaşgan): Kavgacı, döğüşken, münazaa eden. (TS: 981)

5) derlegen: Çok terleyen. (TS: 1108)

6) dileğen: Dileyici, çok isteyen. (TS: 1148)

7) dilleğen: Çok zemmeden, zemmam. (TS: 1156)

8) ditregen, (titregen): Çok titreyen. (TS: 1186)

9) ditregenlik: Çok titrer olma hâli. (TS: 1186)

Üçüncü Cilt (E-İ)

1) erürgen (irürgen): Çok eriştiren. (TS: 1520)

2) gömülgen: 1. Bataklık, 2. Çok gömülen, bataklık hâlinde olan. (TS: 1746)

3) gülüşken: Bir kaç kişiyle birlikte çok gülen. (TS: 1858)

4) gürleğen: Çok bağırıp çağıran, haykıran. (TS: 1882)

5) iğrengen: Her şeyden iğrenen. (TS: 2022)

6) ilişken: Yapışkan tabiatlı, sırnaşık. (TS: 2061)

7) inangan: Çabuk, pek inanıcı. (TS: 2077)

8) işeğen: Çok işeyen. (TS: 2112)

9) işitgen: İyi işiten. (TS: 2117)

Dördüncü Cilt (K-N)

1) kakığan: Öfkeli, hiddetli. (TS: 2164)

2) kakığan eylemek: Hiddete sevk etmek, öfkelendirmek, asabını bozmak. (TS: 2165)

3) kakığanlık: Öfkelilik. (TS: 2165)

4) kavlağan: Tekrar tekrar kavlayan. (TS: 2357)

5) kavuşkan: Yapışkan, asılgan. (TS: 2363)

6) kınağan: Çok ayıplayan. (TS: 2489)

7) meleğen: Çok meleyici. (TS: 2802)

Beşinci Cilt (O-T)

1) okuğan: Çok okuyan. (TS: 2946)

2) otlağan: Otlayan. (TS: 3028)

3) oturgan: Mukim, sakin, mütemekkin. (TS: 3034)

4) oynağan: Çok oynayan. (TS: 3036)

5) ötleğen, (ötlüğen): Bokluca bülbül de denen çok öter ve sığırcığa benzer bir kuş. (TS: 3133)

6) savaşgan: Çok savaşan. (TS: 3338)

7) sepişken: Salgın, bulaşıcı, sâri. (3388)

8) sevgencek: Çok sevilen. (TS: 3396)

9) sıçrağan: Çok sıçrayan. (TS: 3403)

10) sinirgen: İyi hazmedilen. (TS: 3478)

11) soluğan: Sık sık soluyan, çok soluyan. (TS: 3506)

12) söyleğen: Çok söyleyen. (TS: 3541)

13) susağan: Çok susayan. (TS: 3586)

14) toğurkan: Çok doğuran. (TS: 3813)

Altıncı Cilt (U-Z)

1) uğrağan: Çok uğrayan, çok karşılaşan. (TS: 3903)

2) ulaşkan, (ulaşgan): Sıkıca yapışan, yapışkan, sırnaşık. (TS: 3947)

3) utangan: Çok utangaç, sıkılgan. (TS: 4003)

4) uyugan, (uyugen): Çok uyuyan. (TS: 4042)

5) üşengen: Tembel, çok üşenen, ihmalci. (TS: 4113)

6) üşengenlik: Tembellik. (TS: 4113)

7) yeringen: Çok üzülen, kederlenen. (TS: 4541)

8) yiğrengen: Çok iğrenen. (TS: 4598)

9) yiyleğen: Pek fena kokan. (TS: 4624)

10) yumurtlağan: Çok yumurtlayan. (TS: 4722)

11) yüğürgen: Yürük, hızlı giden. (TS: 4749)

12) yülüğen: Ustura. (TS: 4761)

13) yürüğen: 1. Keskin. 2. Hızlı yürüyen. 3. Ustura. 4. Cilalı. (TS: 4774-4775)

14) yürüğenlenmek: Tıraş edilmek, cilalanmak. (TS: 4775)

15) yürüğenlik: Yürüyüşe dayanıklı olma, çok yol yürür olma. (TS: 4775)

2.3. Diğer Eklerden Oluşan Türevler

Sırasıyla -AcAn, -Ak, -GIç/-GUç, -GIn/-Gun ve -sAk fiilden isim yapma eklerinden oluşan ve “çokça yapan” veya “olan” anlamındaki kelimeler aşağıdaki gibidir[6] :

-AcAn : bilecen “Her şeyi bilen, anlayan.” (TS: 552)

-Ak : çiğnek “Çok çiğnenen, üzerinden çok gelinip geçilen.” (TS: 914)

-GIç/-GUç : bilgiç “Her şeyi bilen, anlayan.” (TS: 560); aldağuç “Aldatıcı” (TS: 93)

-GIn/-GUn : geçkin “1.Kendinden geçmiş, aşırı sarhoş, aşırı derecede, 2. Pek geçen, çok işleyen, müessir.” (TS: 1618); geçkin koca “Çok ihtiyar adam.” (TS: 1618)

-sAk : yiğrensek “İğrenici, çok tiksinen.” (TS: 4600)

Sonuç

Tarama Sözlüğü’nde “çokça yapan” ve “olan” kullanımları, -AGAn~-AğAn ve -GAn ekleri sıklıkla olmak üzere -AcAn, -Ak, -GIç/-GUç, -Gin ve -sAk fiilden isim yapma ekleri ile oluşmaktadır.

-AGAn~-AğAn eki ile ilgili olarak gramerlerde daha çok tek heceli fiil köklerine geldiğine değinilmesi, taramalar sonucunda elde edilen bulgularla örtüşmektedir. Buna göre üzerine geldiği kırk altı farklı fiil kökünden kırkı tek heceli, altısı ise birden çok hecelidir. Benzer şekilde -GAn ekinin daha çok çift heceli fiil tabanlarına gelmesi durumunun da elde edilen bulgularla örtüştüğü görülmektedir. Üzerine geldiği elli dokuz farklı fiil kökünden biri tek heceli, geri kalan elli sekizi ise birden çok hecelidir. Bununla birlikte söyle- fiilinin hem -AGAn ekli (söyleyeğen, TS: 3541) hem de -GAn ekli (söyleğen, TS: 3541) türevlerinin de görülebilmesi her iki ekin kullanım bakımından ortaklığına işaret etmektedir.

Öte yandan sözü edilen yapım eklerinin tek bir işlevle sınırlı kalmadığı ağaç delegen, keseğen, ötleğen, yülüğen gibi kimi kelimelerde çokça yapan ya da olan anlamını yitirerek kalıcı adlar da yaptığı görülmüştür.

Bu değerlendirmelerin gerek Türkiye Türkçesi gerekse çağdaş Türk lehçelerinin ağızları esasındaki çalışmalar dışında ölçünlü dili esas alan dil bilgisi çalışmalarına dayandığı unutulmamalıdır.

Kaynakça

Banguoğlu, T. (2015). Türkçenin Grameri (10. Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Bozkurt, F. (2009). Türkçenin Gizemi. İstanbul: Cem Yayınevi.

Clark, L. (1998). Turkmen Reference Grammar. Wiesbaden: Harrassowitz Verlag.

Coşkun, M. V. (2014). Özbek Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yayınları.

Deny, J. (2012). Türk Dil Bilgisi (Çev. Ali Ulvi Elöve; Haz. Ahmet Benzer). İstanbul: Kabalcı Yayınları.

Doğan, L. (2010). Türkmen Türkçesi. içinde Levent Doğan (Ed.), Çağdaş Türk Lehçeleri El Kitabı (2. Baskı) (ss. 553-630). İstanbul: Kriter Yayınları.

Doğan, L. ve Hünerli, B. (2010). Kırgız Türkçesi. içinde Levent Doğan (Ed.), Çağdaş Türk Lehçeleri El Kitabı (2. Baskı) (ss. 265-373). İstanbul: Kriter Yayınları.

Doğan, L., Efendiyev, A. ve Durmuş, O. (2010). Azerbaycan Türkçesi. içinde Levent Doğan (Ed.), Çağdaş Türk Lehçeleri El Kitabı (2. Baskı) (ss. 1-91). İstanbul: Kriter Yayınları.

Doğan, O. ve Koç, K. (2013). Kazak Türkçesi Grameri (2. Baskı). İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.

Emre, A. C. (1945). Türk Dilbilgisi. İstanbul: Cumhuriyet Matbaası.

Eraslan, K. (2012). Eski Uygur Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yayınları.

Erdal, M. (1991). Old Turkic Word Formation: A Functional Approach to the Lexicon. Wiesbaden: Otto Harrassowitz.

Eren, H. (1999). Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü. Ankara: Bizim Büro Basım Evi.

Ergene, H. (2018). Tarama Sözlüğü’nde Yapım Ekleri ve Fiilimsiler (A – D). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Ergin, M. (2009). Türk Dil Bilgisi. İstanbul: Bayrak.

Gencan, T. N. (1979). Dilbilgisi (4.Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Gülsevin, G. (2011). Eski Anadolu Türkçesinde Ekler (3.Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Gülsevin, G. (2020). Eski Anadolu Türkçesinde Ekler (5.Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Gülsevin, G. ve Boz, E. (2019). Eski Anadolu Türkçesi (4.Baskı). Ankara: Gazi Kitabevi.

Hanser, O. (2003). Türkmence Elkitabı (Çev. Zühal Kargı Ölmez). İstanbul: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi.

Hatiboğlu, V. (1981). Türkçenin Ekleri (2.Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Hengirmen, M. (2007). Türkçe Dilbilgisi (9.Baskı). Ankara: Engin Yayınevi.

Karaağaç, G. (2013). Türkçenin Dil Bilgisi (2.Baskı). Ankara: Akçağ Yayınları.

Kartallıoğlu, Y. ve Yıldırım, H. (2007). Azerbayacan Türkçesi. içinde Ahmet Bican Ercilasun (Ed.), Türk Lehçeleri Grameri (ss. 171-230). Ankara: Akçağ Yayınları.

Kasapoğlu Çengel, H. (2007). Kırgız Türkçesi. içinde Ahmet Bican Ercilasun (Ed.), Türk Lehçeleri Grameri (ss. 481-542). Ankara: Akçağ Yayınları.

Kirişçioğlu, M. F. (2007). Saha Türkçesi. içinde Ahmet Bican Ercilasun (Ed.), Türk Lehçeleri Grameri (ss. 1229-1284). Ankara: Akçağ Yayınları.

Korkmaz, Z. (2009). Türkiye Türkçesi Grameri Şekil Bilgisi (3.Baskı). Ankara: TDK Yayınları.

Özavşar, R. (2013). Tarama Sözlüğü ve Türkçe Sözlük’e Göre Anlam Değişmeleri. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü.

Öztürk, R. (2007). Özbek Türkçesi. içinde Ahmet Bican Ercilasun (Ed.), Türk Lehçeleri Grameri (ss. 291-354). Ankara: Akçağ Yayınları.

Tekin, T. (2003). Orhun Türkçesi Grameri. İstanbul: Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi.

Timurtaş, F. K. (2012). Eski Türkiye Türkçesi XV. Yüzyıl Gramer-Metin-Sözlük. İstanbul: Kapı Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü I (A-B): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (4. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü II (C-D): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü III (E-İ): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü IV (K-N): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü V (O-T): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü VI (U-Z): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

TDK (2009). Tarama Sözlüğü VII (EKLER): XIII. Yüzyıldan Beri Türkiye Türkçesiyle Yazılmış Kitaplardan Toplanan Tanıklarıyla (3. Baskı) (Haz. Ömer Asım Aksoy ve Dehri Dilçin). Ankara: TDK Yayınları.

Uygur, C. V. (2010). Karakalpak Türkçesi Grameri. İstanbul: Kriter Yayınları.

Varol, Ç. ve Akçataş, A. (2021). “Türkiye Türkçesinde Fiilden İsim Yapan Eklerin Morfo-Semantik İşlevleri”. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 23, 199-226.

von Gabain, A. (1988). Eski Türkçenin Grameri (Çev. Mehmet Akalın). Ankara: TDK Yayınları.

Yelten, M. (2019). Eski Anadolu Türkçesi (Dil Bilgisi ve Metinler). İstanbul: Arel Üniversitesi Yayınları.

Yıldırım, H. (2012). Özbek Türkçesi (Dil Bilgisi – Alıştırmalar – Konuşma – Metinler) (2. Baskı). Ankara: Gazi Kitabevi.

Kaynaklar

  1. Ekin ele alınmadığı çalışmalar da söz konusudur (Emre, 1945; Timurtaş, 2012). Bununla birlikte kimi çalışmalarda -AGAn ekine fiilden isim yapan eklerden olan -GAn eki bahsinde dolaylı olarak değinilmektedir (Deny, 2012: 506-508; Gencan, 1979: 223).
  2. TEKİN (2003: 90), eylemden ad türeten eklerden -gAn eki bahsinde kelimeye yer verir: kapgan (Bögü kağanın unvanı) “kapan, yakalayan”.
  3. Ancak fiilden isim yapan bir ekin örnekleri arasında isim kökü üzerine getirilmiş babacan kelimesi dikkati çeker.
  4. Eski Anadolu Türkçesinde Ekler adlı çalışmasının 5. baskısında Gülsevin (2020: 147), ekin geçişli ve geçişsiz fiillere geldiğini, geçişsiz fiillerden (turak, yatak) yer ismi ve (yumuşak) sıfat yaptığı bilgisini ekler.
  5. Kökü belirlenememiştir. Bazı etimoloji sözlüklerinde kökünün bilinmediği ifade edilir (Eren, 1999: 268).
  6. Çalışmanın örneklemi; eklerin aşırılık, çokluk bildiren türevleri esasında oluşturulmuştur. Bu cümleden olmak üzere ağnak, batak, bitek vb. -Ak ekli türevler; dalguç, baskıç vb. -GIç/-GUç ekli türevler; argın, dutgun, düzgün vb. -GIn/ -GUn ekli türevler ve son olarak dutsak gibi -sAk ekli türevler çalışmanın kapsamı dışındadır.

Şekil ve Tablolar