Giriş
Dilin tanımlanmasında, canlı bir varlık olduğu ifadesi vardır (Ergin, 1993: 3; Kiremit, 1997:1). Bu ifadenin karşılığından birisi de sürekli bir değişim içerisinde olmasıdır. Varlığı çok eski zamanlara dayanan Türk dili, bu değişim içerisinde tarihler boyu yoğrulmuştur. Birbirinden uzak düşen Türk toplulukları zamanla farklı alanlarda değişim içerisine girmiştir ve bu değişimden etkilenen unsurlardan birisi de Türk dili olmuştur. Türkçe, zaman içerisinde farklı kollar şeklinde lehçelere ayrılmıştır. Her lehçe kendi içerisinde fonetik ve semantik bakımdan değişikliğe uğramıştır. Eski Türkçeden günümüze gelen bazı kelimeler Türk lehçelerinin bazılarında unutulmuş, bazı lehçelerde ise yeni anlamlar kazanarak daha aktif olarak kullanılmaya başlamıştır.
Bu çalışmada çal-, çert-, oyna-, tart- fiillerinin Türk lehçelerinde karşılık bulduğu anlamları üzerinde durulacaktır. Çalışmanın amacı; Kırgız Türkçesinde “müzik aleti çalmak” anlamında kullanılan çal-, çert-, oyna-, tart- fiillerinin tarihî ve çağdaş Türk lehçelerinde görünümü üzerinde durmak ve karşılaştırmaktır. Bu fiillerin anlamları Eski Türkçeden günümüze olacak şekilde geniş bir bakış açısıyla incelenecektir. Ele alınan fiillerin Kırgız Türkçesi merkezinde diğer Türk lehçelerinde hangi anlamlara bürünmüş olduğu ya da kullanılıp kullanılmadığı üzerinde durulacaktır. Fiillerin her biri ayrı başlıklar altında ele alınacaktır.
1. Çal- Fiili
Çal- fiilinin Eski Türkçeden günümüze bütün Türk lehçelerinde “vurmak, dövmek, yere düşürmek” anlamı vardır. Divan-u Lügat’it Türk’te; çal-: yere çalmak, vurmak; ol anı çaldı (o, onu yere çaldı, yendi), ol sözüğ meninğ kulakka çaldı (o, sözü benim kulağıma işittirdi), tonuğ taş üze çaldı (elbiseyi taşa vurdu) (DLT II, 1985: 23) anlamları verilmiştir. Codex Cumanicus’ta ise çal- fiili “bir müzik dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak, çalmak” anlamına gelmektedir (Argunşah ve Güner, 2015: 455; Ryspakova, 2007: 119). Karahanlı Türkçesi döneminde de fiilin Eski Türkçe karşılığı olan “yürümekte veya koşmakta olan birisine ayak uzatarak yere düşürmek” anlamı, devam ettiği o döneme ait Kuran tercümesi metinlerinde görülmektedir. Kuran tercümesi Rylands nüshasında şu örnekte tespit edilmiştir: aydı: ol menim tayakım turur tayanur men anıŋ üze hem yapurgak çalar men anıŋ birle koylarım üze hem maŋa anıŋ içinde hacetler öŋin turur (Rylands, 20/18) “(Mûsâ) dedi (ki): O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.” (Çetin, 2019: 379)
Aşağıda çal- fiilinin Türk lehçelerinde karşılık bulduğu anlamlar sözlüklerden taranarak verilmiştir.
Bu fiile Altay ve Tuva Türkçelerinde rastlanılmamıştır. Çal- fiilinin Eski Türkçe, Eski Uygurca ve Kazak Türkçesi hariç diğer Türk lehçelerinde “müzik aleti çalmak” anlamında kullanıldığı görülmektedir. Fakat Kırgız Türkçesinde “müzik aleti çalmak” anlamına gelen diğer fiillere göre çal- fiili bu manada aktif olarak kullanılmamaktadır. Fiile bu anlamın Çağatay Türkçesi döneminde yüklendiği düşünülebilir.
Çal- fiilinin “hırsızlık yapmak” anlamının da bazı lehçelerde kullanılmadığı görülmektedir. Başta Türkiye Türkçesi olmak üzere Oğuz grubunda bu anlamının da daha aktif olarak kullanıldığı anlaşılıyor. Gülensoy’un etimoloji sözlüğünde çal- fiili için “1. vurmak; 2. yere atmak; 3. def, davul gibi müzik aletlerini çalmak; 4. yemek, yoğurt bozuşmak; 5. kamçı ile vurmak; 6. hayvanı kesmek; 7. hırsızlık etmek; 8. ısırmak, dalamak: Kırgızca: çalkan (ısırgan otu); 9. hafifçe andırmak; 10. bakır çalmak; 11. yoğurt çalmak; 12. bir şeye vurarak ses çıkartmak” anlamları gösterilmiş ve fiilin Eski Türkçeden günümüze geldiği belirtilmiştir (Gülensoy, 2007: 213
Çetin çal- fiili ile ilgili olarak “Eski Türkçe metinlerde çal- fiilinin vurmalı çalgılara (davul vb.) ‘ses çıkarmak amacıyla vurmak’ anlamında kullanılmamış olması çal- fiilinin bu anlamı vurmak ‘müzik aleti çalmak’ anlam ilişkisinin kurulduğu Arapça (ḍarb) ve Farsçanın (zeden) etkisiyle sonradan kazandığını düşündürür” demektedir (Çetin, 2019: 239-380). Çetin’in düşüncesi doğrultusunda bakıldığı zaman bu anlamın ya da fiilin Altay, Tuva ve Hakas Türkçelerinde olmaması anlaşılabilir bir durum olacaktır. Ancak Kazak Türkçesinde bu anlamın oluşmaması bizi Farsça ve Arapça etkisi üzerinde düşünmeye sevk ediyor. Bu durumun diğer fiillerin daha ağırlıklı olarak kullanılmasından kaynaklanmış olabileceği düşüncesiyle savunulabilir.
Fiilin “hayvan boğazı kesmek” anlamı ise Kırgız ve Kazak Türkçesinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bu anlam “ayakla çelme atarak hayvanı yere yıkmak” anlamından gelişmiş ikincil bir anlam olmalıdır. Azerbaycan Türkçesindeki “ot biçmek” anlamı da “kesmek” anlamının biraz değişmiş şekli niteliğindedir. Kırgız Türkçesinde çal- fiilinden tırpan anlamına gelen çalgı kelimesi türetilmiştir (KTS, 2017: 687)
Çuvaş Türkçesinde vurmalı çalgılarda kullanılan çalmak fiili параппан (parappan) “davul, trampet” параппан çап (parappan şśap-) “davul/trampet çalmak” şeklinde kullanılmaktadır. Burada çап- (şśap-) “vurmak, dövmek, dayak atmak, kamçılamak, yansımak (ışık hakkında)” anlamlarına gelmektedir. Ayrıca алă çап- (ală şśap-) “el çırpmak” vb. anlamlarda da kullanılmaktadır. Kırgız ve Kazak Türkçelerinde aktif olarak kullanılan çal- fiilinin “hayvan kesmek” manası Çuvaş Türkçesinde de karşımıza çıkmaktadır: сысна çап- (sısna şśap-) “domuz kesmek” (ÇTS, 2007: 207,209,291). Şśap- fiilinin yanı sıra parappan “davul” ismine ek gelerek патăртаттар- (patwrtattar-) “davula vurmak, davul çalmak” eylemi türetilmiştir (ÇTS, 2007: 209).
2. Çert- Fiili
Bu fiil Eski Türkçede “bırakmak, kaçmak, elinden kurtulmak, kertik ve çentik vb.” anlamlarında kullanılmıştır. Divan-u Lûgati-it Türk’te çert-: bırakmak, serbest bırakmak; kenarını kırmak; ol çertti nenğni (o, bir şeyi elinden bıraktı), ol yarmak uçın çertti (o, paranın ucunu kırptı, kırdı) (DLT III: 426) anlamında kullanılırken; çert- eyleminden “yok edilmek; ortadan yok olmak, ölmek, kaybolmak, uzaklaşmak, elden çıkmak”·(Divan I: 103; II: 148, 229; III: 41) anlamlarına gelen çertilmek eylemi türetilmiştir. Codex Cumanicus’ta çert- “fiske vurmak; şapırdatmak, şaklatmak” anlamında kullanılmaktadır (Argunşah ve Güner, 2015: 682; Ryspakova, 2007: 57).
Aşağıda çert- fiilinin Türk lehçelerinde karşılık bulduğu anlamlar sözlüklerden taranarak verilmiştir.
Eski Türkçede bulunan bu fiilin birçok lehçede kullanılmadığı görülmektedir. Kazak, Tatar, Uygur Türkçelerinde ise biraz farklı fonetik şekil almaktadır.
Çert- eyleminin en yaygın anlamı “fiske vurmak”tır. Bu anlam Kıpçak ve Güney Sibirya lehçelerinin bazılarında vardır. Azerbaycan Türkçesi hariç, Oğuz grubunda bu fiile rastlanılmamaktadır. Azerbaycan ve Altay Türkçelerinde eylemin Eski Türkçe “kesmek, oymak” anlamı devam etmektedir.
“Müzik aleti çalmak” anlamında Kırgız ve Kazak Türkçelerinde kullanıldığı görülmektedir. Yeni Uygur Türkçesi ağızlarında geçen çert- fiilinin “şaklamak, şakırdamak” anlamına gelen eyleminin bir ritim anlamında kullanıldığı düşünülürse müzik yapmayı çağrıştırabilir.
Başkurt Türkçesinde çert- fiili çirt- fonetik yapısıyla “müzik aleti çalmak” anlamında da kullanılmaktadır (Ercilasun vd., 1991: 114)
Kazak Türkçesinde çert- fiiline, fiilden isim yapım eki -er eklenerek müzik aleti anlamına gelen yeni bir kelime türetilmiştir. Şerter: Kazak Türklerinin kullandığı kopuz benzeri iki ya da üç telli eski bir müzik aleti (Koç vd., 2003: 638). Diğer Türk lehçelerinde çert- fiilinden türetilmiş müzik aleti ismi tespit edilmemiştir.
3. Oyna- Fiili
Eski Türkçeden günümüze bütün Türk lehçelerinde oyna- fiili bulunmaktadır. Türk lehçelerinin hepsinde bulunan oyna- fiilinin kökeni ile ilgili fikirler genel olarak ortak niteliktedir. Sevortyan, oyun kelimesinin oy- kökünden geldiğini ve bu görüşe Von Gabain, Malov, Baskakov, Caferoğlu’nun da katıldığını belirtmektedir. Vambery; oyun kelimesinin kökünün ot, oj, ov olabileceğini, bunların oyun, oyna- manalarını karşıladığını, Uygurca otmak, utmak sözlerinin “kazanmak, oyunu kazanmak”, “dans etmek” anlamlarına geldiğini belirtmektedir. Oyun sözüne fiil yapım eki olan +a gelmesiyle orta hece ünlüsü olan u sesi düşerek oyna- fiili türemiştir. (EST, 1974: 435-436; Von Gabain, 2007: 57). Seydakmatov, Kırgız Tilinin Kıskaça Etimologiyalık Sözdügü çalışmasında, Kırgız Türkçesindeki oyno sözünün oyun+o şeklinden geldiğini, sözün sonuna fiil yapma eki +a eklenmesiyle son hecedeki ünlü ses düşmesi ve Kırgız Türkçesindeki yuvarlaklaşma sonucunda oyno- sözünün türediğini belirtmektedir (Seydakmatov, 1988: 188). Eski Türkçede veya bugünkü lehçelerde kökünü bulmakta zorlandığımız pek çok kelimenin kökünün bazen bir lehçede canlı bir şekilde yaşadığına tanıklık edebiliriz. Saha Türkçesi tarihî malzemeyi koruma özelliği açısından bu konuda bize yardımcı olabilecek lehçelerimizden birisidir. Nitekim oyun kelimesinin kökü olan oy- “hoplamak, zıplamak, sıçramak, atlamak” fiili canlı bir şekilde Saha Türkçesinde yaşamaktadır (Kirişçioğlu, 2006: 1)
Bu fiil Divan-u Lûgati-it Türk’te oyna- “oynamak” anlamında kullanılmaktadır (DLT, I: 225- 226, 240; II: 114, 226; III: 131, 377).
Codex Cumanicus’ta oyna- fiili, oyın- ve oyna- olarak geçmekte ve karşılığı olarak da oynamak anlamı verilmektedir. Oyın- fiilinden oynaş (cariye, oynaş), oynarmen (dama türü bir oyun) kelimeleri türetilmiştir (Argunşah ve Güner, 2015: 536-537)
Aşağıda oyna- fiilinin Türk lehçelerinde karşılık bulduğu anlamlar sözlüklerden taranarak verilmiştir.
Türk lehçelerinin genelinde oyna- fiilinden farklı isimler türetilmiştir. Bu türetilen kelimelerin çoğunun anlamı birbirine yakın olup arasında bazı fonetik farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin: oynaş, oynak, oyuncak vd.
Oyna- fiilinin “vakit geçirmek, eğlenmek vb.” anlamıyla bütün lehçelerde karşılaşılmaktadır. En fazla anlam Türkiye Türkçesinde, ardından da Kırgız Türkçesinde türetilmiştir. “Beceri ve kolaylıkla bir iş yapmak” anlamında Kazak ve Kırgız lehçelerinde kullanılmaktadır. Oyna- fiilinin birçok lehçede “şaka yapmak”, “rol yapmak, rol alma”, “eğlenmek”, “hareket etmek” anlamlarında da kullanıldığı görülmektedir.
Ele alınan lehçelerde fiilin “müzik aleti çalmak” anlamıyla; Kazan Tatar Türkçesi, Kazak Türkçesi, Altay Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Tuva Türkçesinde karşılaşılmıştır. Diğer Türk lehçelerinde oyna- fiili bu anlamda kullanılmamaktadır. Oğuz grubu lehçelerinde oyna- fiilinin “müzik aleti çalmak” anlamında kullanılmadığı görülmektedir. Tuva Türkçesinde kagar- fiilinin aynı anlamda kullanıldığı tespit edilmiştir (Harison, 2002: 39).
Çuvaş Türkçesinde “müzik aleti çalmak” anlamında выля- (vılya), кала- (kala-) fiilleri kullanılmaktadır. Bu fiillerin karşıladığı anlamlar ise: vılya: 1. Oynamak, oynaşmak; çalmak (çalgı), eğlenmek, oyalanmak. 2. Dalgalanmak, uçuşmak; titremek, vurmak, çarpmak. Kala-: Müzik aletleriyle şarkı çalmak, kёsle kalat (gusli çalıyor), kalasa kătart- (çalıp göstermek). (ÇTS, 2007: 62, 110).
Başkurt Türkçesinde de oyna- fiili müzik aleti çalmak anlamında da kullanılmaktadır (Ercilasun vd., 1991: 114)
Oyna- fiiline “müzik aleti çalmak” anlamının yüklenmesinin sebebi, bu fiilin “hareket ettirmek, eğlenmek” anlamlarının müzik aleti üzerinde elini oynatmak, müzik aleti aracılığıyla eğlenmek, eğlendirmek anlamını çağrıştırması olabilir. Bir diğer sebebi de Rusçanın etkisiyle bu kullanımın alındığı düşünülebilir. Rusça играть [igrat] fiili “oyun oynamak, dans etmek, eğlenmek vd.” anlamlarının yanı sıra “müzik aleti çalmak” anlamına da gelmektedir (Skvortsov, 2009: 269).
4. Tart- Fiili
Eski Türkçeden günümüze Türk lehçelerinde tart- fiilinin “çekmek, sürükleyerek taşımak, asılmak” anlamına geldiği görülmektedir. Divanü Lûgati-it Türk’te tart-: Ölçüp tartmak; çekmek, esnetmek; malzemeyle donatmak; çıkarmak; ol yarmak tarttı (O, para tarttı.), ol yıp tarttı (O, ip tarttı, ip çekti, uzattı.), ol etügin tarttı (O, pabucunu çıkardı.) (DLT, III: 426). Yarmak tartıldı. (Para tartıldı.) (DLT, II: 229- 237) şeklinde geçmektedir. Eski Türkçe “çekmek, asılmak, tutup çıkarmak, tartmak” anlamları Divan’da korunmaktadır.
Codex Cumanicus’ta tart- “sıkmak, çekmek, çekerek sıkmak; dayanmak, katlanmak, sabretmek” anlamlarına gelmektedir (Argunşah ve Güner, 2015: 566; Ryspakova, 2007: 57). Burada Eski Türkçede olmayan “dayanmak, katlanmak, sabretmek” anlamı türemiştir, bu anlam lehçelerden Kırgızca azap tartıp… “ızdırap çekip…” anlamına yakındır. Kırgız Türkçesinde de bu fiil “zorluk çekmek” ve “zorluğa dayanmak” anlamı kazanmıştır.
Aşağıda tart- fiilinin Türk lehçelerinde karşılık bulduğu anlamlar sözlüklerden taranarak verilmiştir.
Eski Türkçe döneminde tart- fiilinin “hediye etmek, ikramda bulunmak, çekmek, asılmak” anlamlarına geldiği görülmektedir. Günümüz Türk lehçelerinden Kırgız, Kazak ve Güney Sibirya Türkçeleri haricinde müzik aleti çalmak anlamında kullanılmadığı görülmektedir.
Tart- fiili “müzik aleti çalmak” anlamında Kırgız, Kazak, Altay, Hakas Türkçelerinde geçmektedir. Tart- fiilinin bu lehçelerde geçen anlamının Eski Türkçe ve devamında olmamasından dolayı daha sonradan kazanılmış olduğu düşünülebilir. Fiilin “asılmak, çekmek” anlamına bağlı olarak “müzik aletini çalmak” anlamı türemiş olmalı. Oyna- fiilinde olduğu gibi Oğuz grubunda tart- fiili “müzik aletini çalmak” anlamında kullanılmamıştır. Bunun yanı sıra tart- fiilinin işlek olarak kullanıldığı Türk lehçeleri Kazak, Kırgız, Altay, Hakas Türkçeleridir.
Manas destanında tart- fiili Kırgız Türkçesi sözlüğünde verilen anlamları karşılayacak şekilde geçmektedir. Müzik aleti çalmak manasında da şu şekilde kullanılıyor: Keriney, sırnay tarttı deyt “davul, zurnalar çalındı diyor” (Naskali, 1995:107)
Başkurt Türkçesinde de tart- fiili müzik aleti çalmak anlamında da kullanılmaktadır (Ercilasun vd., 1991: 114)
Çuvaş Türkçesinde tart- fiiline benzer tärt- “dürtmek, itmek; dokunmak” anlamlarına gelen fiil kullanılmaktadır. Bu fiil diğer lehçelerdeki temel eylemi karşılamaktadır. Fakat fiilde “müzik aleti çalmak” anlamı oluşmamıştır (Paasonen, 1950: 176). Ayrıca Çuvaş Türkçesinde калтăртат- (kalturtat-) fiili kullanılmaktadır. Bu fiil, “bir yerini vurmak, kapıyı çalmak, ses çıkarmak, değişik sesler çıkarmak, kıtırdamak” anlamlarında kullanılmaktadır. Çuvaş Türkçesinde üflemeli bir çalgı aleti için тӳт кала- (tüt kala-) “boru çalmak” fiili kullanılmaktadır (ÇTS, 2007: 112- 371). Bu örneklerden de anlaşıldığı gibi müzik aleti çalmak anlamında kullanılan fiiller, müzik aletinin kullanımına göre değişiklik göstermektedir.
Tuva Türkçesinde tart- fiiline rastlanılmamıştır. Fakat müzik aleti çalmak anlamında oyna- fiilinin yanında, müzik aleti ismine –ar eki gelerek o müzik aletini kullanmak anlamı veren yapı da kullanılmaktadır; şoorlaar- / şoorla “flüt, boru çalmak”, akkorgeonnaar- / akkargeonna “akordeon çalmak” vb. Bu ek aynı zamanda bilyardtaar- / bilyardta “bilardo oynamak”, bömbüktäär- / böbükte “top oynamak” anlamında da eylemler türetmektedir (TOS, 2008: 414, 465, 58, 65, 76).
Tart- fiilinin Çağatay, Kırgız, Kazak, Altay, Hakas Türkçelerinde “sigara içmek” anlamının da olduğu görülmektedir. “Sigara içmek”, eylemin “içine çekme” anlamından dolayı fiile yüklenmiştir. Türkmen ve Özbek Türkçelerinde ise sigara içmek ifadesi için çek- fiili kullanılır. Fakat sıvı bir şey içmek için ise iç- fiilinin kullanıldığı görülmektedir. Bu durumda Türkiye Türkçesinde hem sigara hem de sıvı bir şey içmek ifadesi için iç- fiili kullanılmaktadır. Çek- fiilini, dumanı veya kokuyu içimize çekmek şeklinde kullanırken sigara içme eyleminde ise çek- fiili kullanılmamaktadır. Bu durum iç- fiilinin Türkiye Türkçesinde anlam genişlemesine uğradığını gösterir.
Çalışmada ele alınan “müzik aleti çalmak” anlamında kullanılan fiillerin yanı sıra Divanü Lûgati-it Türk’te müzik aleti çalmak için qupzamak; “kubuz çalmak”·(DLT I, 19; II: 283), qubzalmak; “kubuz çalınmak” (DLT, II: 235) kelimeleri kullanılmaktadır. Burada qubuz kelimesine -a isimden fiil yapma eki eklenerek eylem anlamı türetilmiştir. Moğolcada da Türk lehçelerinden geçmiş olan qoγusun müzik aleti ismi kullanılmaktadır. Moğolca etimoloji sözlüğünde bu kelimenin qoγus-un şeklinde olabileceği belirtilmektedir (Sanjeev, 2018: 47). Türk diline çok eski zamanlarda giren ve “müzik aleti çalmak” anlamı türetilen qupzamak kelimesinin çağdaş Türk lehçelerinde bu kullanımının kalmadığını görmekteyiz. Bunun yerine müzik aleti kullanma eylemi, çalgı aleti isminin yanına fiil getirilerek ifade edilmektedir.
Ayrıca Divan’da ıslık çalmak maddesinin içinde şu fiil kullanılmaktadır: sıkırmak “ıslık çalmak”·(DLT, II: 83). Çuvaş Türkçesinde “ıslık çalmak” “uğuldamak” sözü olarak вăсла- (vusla-), шăхăр- (şuhur-) fiilleri kullanılmaktadır (ÇTS, 2007: 47, 457).
Sonuç
Çalışmanın neticesinde oyna-, tart-, çert-, çal- fiillerinin Türk lehçelerinde “müzik aleti çalmak” anlamında kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu fiiller Türk lehçelerinin genelinde bulunmaktadır. Fakat anlamları ve kullanım sıklıklarının farklılık gösterdiği görülmüştür.
Ele alınan fiillerin tümünün Türkçe kökenli olduğu görülmektedir. Anlamları ise Eski Türkçeden günümüze kadar gelen Türk lehçelerinde farklılık göstermektedir. Anlam farklılığının Oğuz ve Kıpçak grubu lehçelerinde ortaya çıktığı görülmektedir. Oğuz grubunda olan bir anlamın, Kıpçak grubunda ya gelişmediği ya da aktif olarak kullanılmadığı ya da tam tersi olarak Kıpçak grubunda olan bir anlamın Oğuz grubunda gelişmediği görülmüştür.
Fiillerin anlamları genellikle Kıpçak ve Güney Sibirya Türk lehçelerinde benzerlik göstermektedir. Ele alınan fiillerin Türk lehçelerinde anlam yönünden farklılık göstermesinin sebebi, lehçe gruplarının ortaklıklarının yanı sıra tarihî dönemlerde birbirlerinden ya da komşu dillerden etkilenmiş olmalarından kaynaklanmaktadır. Örneğin; Eski Türkçede, Divanü Lûgati-it Türk’te, Codex Cumanicus’ta ve Çağatay Türkçesi döneminde de oyna- fiilinin “müzik aleti çalmak” anlamında kullanılmadığı dikkate alınırsa fiile bu anlamın yüklenmesinin çok da eski zamanlara dayanmadığı düşünülebilir. Ayrıca Kırgız Türkçesinin yaşayan sözlü edebiyat ürünlerinden olan Manas destanında da fiilin “müzik aleti” çalmak anlamıyla karşılaşılmamıştır. İngilizce to play, Almanca spielen ve Rusça играть [igrat] fiili “oyun oynamak, dans etmek, eğlenmek vd.” anlamlarının yanı sıra “müzik aleti çalmak” anlamına da gelmektedir. Bu durumda Kıpçak ve Güney Sibirya Türk lehçelerinde oyna- fiili için “müzik aleti çalmak” anlamının Rusçanın etkisiyle oluştuğu söylenebilir. Türk müzik aletleri genel olarak vurmalı, üflemeli ve bazı değişik biçimlerdedir. Ancak klavyeli müzik aletleri neredeyse kullanılmamış, çoğu sonradan Batıdan Türk müzik hayatına girmiştir. Rusçadaki igrat fiili büyük oranda Türk lehçelerinde doğrudan çeviri yoluyla “müzik aleti çalmak” anlamında kullanılmaya başlamıştır. Türk lehçeleri içerisinde oyna- fiilinin “müzik aleti çalmak” anlamında çok aktif olarak kullanılmasının ve sözlüklerde her müzik aleti için çalmak anlamında bu fiilin verilmesinin doğru olmadığı kanısındayız. Çalışmada da görüldüğü üzere Türk lehçelerinde telli, üflemeli, vurmalı çalgıların hepsi için ayrı fiiller bulunmaktadır. Bu fiillerin aktif olarak kullanılması Türk dilini zenginleştirecektir.
Oğuz grubunda Çağatay Türkçesinden itibaren çal- fiilinin “müzik aleti çalmak” anlamında yaygın olarak kullanılması nedeniyle oyna-, çert- ve tart- fiillerinin bu anlamda kullanılmasına gerek duyulmamıştır. Kıpçak grubunda ise çal- fiilinin “müzik aleti çalmak” anlamı gelişmemiş ve bu lehçelerde yaygınlık kazanmamıştır. Buna bağlı olarak da bu fiil yerine ilk durumda tart-, çert- fiilleri bu anlamda kullanılmaya başlanmış, ilerleyen zamanlarda ise oyna- fiilinin de bu anlamı yüklenmiş olma ihtimali vardır.
Tart- ve çert- fiilleri “asılmak, çekmek, vurmak vd.” anlamları itibarıyla da bir müzik aletinden ses çıkarma hareketlerini çağrıştırması nedeniyle “müzik aleti çalmak” anlamına gelmektedir.
Müzik aleti çalmak anlamında kullanılan fiiller, müzik aletinin kullanım şekli dikkate alınarak değişiklik göstermektedir. Örneğin üflemeli bir çalgı aleti için Çuvaş Türkçesinde тӳт кала- (tüt kala-) “boru çalmak” fiili kullanılmaktadır. Kırgız Türkçesinde ise üylö- “üflemek, üfürmek” fiili kullanılırken “kıl kıyak” için itmek- çekmek eylemini ifade etmek için kıl kıyak tartuu ifadesi, “komuz”da ise vurma eylemi gerektiği için komuz çertüü fiili kullanılmaktadır. Türkiye Türkçesinde üflemeli çalgıları içinden “ney” çalgı aleti için üfle- fiili kullanılırken flüt, klarnet, mızıka, zurna vb. müzik aletleri için çal- fiilinin kullanıldığı görülmektedir. Bu durum diğer lehçelerde de her müzik aleti için oyna- fiilinin kullanılması şeklinin yaygınlaşması olarak karşımıza çıkmaktadır. Farklı eylemlerle ifade edilen hareketlerin daraltılarak bu şekilde kullanımı Türkçeyi fakirleştirmektedir. Netice itibarıyla Türkçe, diğer birçok dilde olmayan kelime hazinesi zenginliğine sahiptir.
Bazı lehçelerde, fiillerden bazılarına sözlüklerde rastlanmasa da Türkçe kökenli olan bu fiillerin ağızlarda yaşıyor olma olasılığı yüksektir. Bu nedenle bu ve buna benzer çalışmaların ağızları da içine alacak şekilde kapsamlarının daha da genişletilmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyiz.
Kısaltmalar:
ARS: Altaysko-Russkiy Slovar
ÇTS: Çuvaş Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlük
DLT: Divanü Lûgati-it Türk
DTS: Drevnetyrkskiy Slovar
EST: Etimologiçeskiy Slovar Turkskih Yazıkov
GTS: Gagauz Türkçesi Sözlüğü
KTS: Kırgız Türkçesi Sözlüğü
RTS: Rusça-Tatarca Sözlük
TATS: Tatarca-Türkçe Sözlük
TOS: Tuva Orus Slovar
TS: Türkçe Sözlük
TTS: Türkçe-Tatarca Sözlük
Kaynakça
Agişev, H. G. (1996). Russko-Tatarskiy Slovar Slovosoçetaniy. Kazan: Liana.
Akalın, M. (2007). Eski Türkçenin Grameri. Ankara: TDK Yayınları.
Akdoğan, Y. (1999). Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine Büyük Sözlük. İstanbul: Beşir Yayınları.
Argunşah, M. ve Güner, G. (2015). Codex Cumanicus. İstanbul: Kesit Yayınları.
Arıkoğlu, E. (2005). Örnekli Hakasça-Türkçe Sözlük. Ankara: Akçağ.
Arıkoğlu, E. (Ed.). (2017). Kırgızca-Türkçe Sözlük. Bişkek: KTM Yayınları.
Arıkoğlu, E. ve Kuular K. (2003). Tuva Türkçesi Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.
Atalay, B. (1985). Divanü Lûgati-it Türk Tercümesi. Ankara: TDK Yayınları.
Baskakov, N.A. (Ed.). (2018). Altaysko-Russkiy Slovar. Gorno-Altaysk: Sovetskaya Entsiklopediya.
Bayram, B. (2007). Çuvaş Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlük. İzmir: Tablet Yayınları.
Bey, H. (2005). Arın Cığatayi. Tebriz.
Caferoğlu, A. (1968). Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları.
Çertikova, M. D. ve Çalçak, A. Y. (2017). Glagolı So Znaçeniyem Povedeniya v Hakasskom i Tuvınskom Yazıkah. Abakan: Fgou Vo.
Çetin, E. (2019). “Türkçe Çal- ve Çap- Fiilleri Üzerine Bir İnceleme”. Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, Aralık, 375-390.
Doğru, M. A. ve Kaynak, İ. (1991). Gagauz Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Kütür Bakanlığı Yayınları.
Eckmann, J. (2017). Çağatayca El Kitabı. Çev. Günay Karaağaç. Ankara: TDK Yayınları.
Emir, Necipoviç Necip, (2013). Yeni Uygur Türkçesi Sözlüğü. (Kurban, İ. Çev.) Ankara: TDK. Yayınları.
Eraslan, K. (2012). Eski Uygur Türkçesi Grameri. Ankara: TDK Yayınları.
Ercilasun, A. B. (Ed.). (1991). Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Ergin, M. (1993). Türk Dil Bilgisi. İstanbul: Bayrak Basım.
Fozilov, E. (1966). Eski Üzbek Tili. Taşkent: Fan.
Ganiev, F. (Ed.). (1997). Tatarca Türkçe Sözlük. Kazan: İnsan Neşriyatı.
Ganiev, F. (Ed.). (1998). Türkçe Tatarca Sözlük. Kazan: İnsan Yayınevi.
Gülensoy, T. (2007). Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözlüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü. Ankara: TDK.
Harison, D. ve Anderson G. (2002). Tıva-Angli, Angli-Tıva Söstük. Kızıl: Tgpı.
Kiremit, M. (1997). Türk Dili Dersleri. Ankara: Sistem Ofset.
Kirişçioğlu, M. Fatih (2006). S”aha (Yakut) Türkçesinden Hareketle Türk Etimolojik Sözlüğüne Bir Katkı”. 1. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kurultayı. Çeşme-İzmir. 9-15 Nisan. 1-6 s.
Koç, K., Bayniyazov, A. ve Başkapan, V. (2003). Kazak Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlüğü. Ankara: Akçağ Yayınları.
Nadelyaev, B. N. (Ed.). (1969). Drevnetyrkskiy Solovar. Leningrad: Nauka.
Naskali, E. G. (1995). Manas Destanı. Ankara: Kamer Matbaacılık.
Paasonen H. (1950). Çuvaş Sözlüğü. İstanbul: İbrahim Horoz Basımevi.
Parlatı, İ. (Ed.). (1998). Türkçe Sözlük. Ankara: TDK Yayınları.
Ryspakova, M. (2007). Codex Cumanicus ile Kırgız Türkçesi Arasında Bir Karşılaştırma Denemesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Ankara. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı.
Sanjeev G. D. (Ed.). (2018). Etimologiçeskiy Slovar Mongolskih Yazıkov. Moskva: Ran Yayınları.
Sevortyan, E. V. (1974). Etimologiçeskiy Slovar Turkskih yazıkov. Moskva: Nauka.
Skvortssov, L. İ. (2009). Bolşoy Tolkovıy Slovor Pravilnoy Russkoy reci. Moskva: Niks.
Tatlı, A. (2006). Türkçe Moğolca – Moğolca Türkçe Sözlük. Mongol: İnterpress.
Tekin, T. (Ed.). (1995). Türkmence–Türkçe Sözlük. Ankara: Simurg Yayınları.
Tenişev, E. R. (1968). Tuvinskko-Russkiy Slovar. Moskva: İzdatelstvo.
Toker, M. (2010). “Dîvânü Lügâti’t-Türk’teki Tek Heceli Fiillerin Oğuz ve Kıpçak Grubu Türk Lehçelerindeki Durumuna İstatistiksel Bir Bakış”. Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 57-83.
Toparlı, R., Vural, H. ve Karaatlı, R. (2007). Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, Ankara: TDK Yayınları.
Ünlü, S. (2012). Harezm Altınordu Türkçesi Sözlüğü. Konya: Eğitim Yayınevi.
Ünlü, S. (2013). Çağatay Türkçesi Sözlüğü. Konya: Eğitim Yayınevi.
Von Gabain, A. (2007). Eski Türkçenin Grameri. (Akalın, M. Çev.). Ankara: TDK Yayınları.
Yürümez, R. (2020). Çağatay Şairi Harâbâtî’nin Fakr-Nâmesi (İnceleme, Çeviri yazı, Dizin, Ek Dizin, Tıpkıbasım). (Yayımlanmamış Doktora Lisans Tezi). Bişkek. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türkoloji Anabilim Dalı.