İbrahim Dilek

Anahtar Kelimeler: Stalin, Repressiya, korku, şüphe, muhbir, anı, edebiyat

Özet

SSCB'de Stalin tiranlığı zamanında II. Dünya Savaşı'ndan hemen öncesinde uygulanan, literatürde Repressiya olarak da adlandırılan dönemde halk düşmanı suçlamasıyla milyonlarca insan gözaltına alınmış, yüz binlercesi ise ya kurşuna dizilmiş ya da çalışma kamplarına gönderilmişlerdir. Devlet tarafından yaratılan korkunun etkisi onlarca yıl sürmüş, insanlar her an tutuklanmak ya da kurşuna dizilmek korkusu içinde yaşamışlardır. Yaşanan korku yıllar sonrası bile olsa edebiyata kaynaklık etmiş, döneme ait uygulamalar birçok edebî türde çeşitli yönleriyle kaleme alınmıştır. Bunlar edebî eser niteliği taşımanın ötesinde aynı zamanda tarihsel birer belgedirler. Bununla birlikte zamanın gerçeklerini ortaya koyabilmek için çeşitli bilimsel çalışmalar da yapılmıştır. Bu makalede; Bahtiyar Vahabzade'nin "İki Korku" adlı şiiriyle birlikte Türk dünyası edebiyatındaki mensur metinlerde edebî olarak dile getirilenler, Orlando Figes'in Karanlıkta Fısıldaşanlar Stalin Rusya'sında Özel Yaşam adlı eserindeki gerçek hayattan derlenmiş anılar ve değerlendirmelerle birlikte ele alınmıştır. Ayrıca yeri geldikçe Aleksander Soljenitsin'in Gulag Takım Adaları, Vasili Grossman'ın Her Şey Geçip Gider, Arthur Koestler'in Gün Ortasında Karanlık, Svetlana Aleksiyeviç'in Kadın Yok Savaşın Yüzünde ve Eugenia Gınzburg'un Anafora Doğru ve Anaforun İçinde adlı eserlerinden yapılan alıntı ve değerlendirmeler de çalışmaya dâhil edilmiştir. Böylelikle Repressiya'nın ortaya çıkardığı ölümcül şartlardan mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başaran dönemin tanığı olanların neredeyse epik bir tarzda kaleme aldıkları öz yaşam öyküleri, bu öykülerin edebiyata yansımış hâlleri ve bilimsel kaynaklar bir arada değerlendirilmiştir.